Bir sandık bulunur, ufacık bir köyde. Bu köyde yaşayan çocuklar, ne zaman ormanın derinliklerinde oyun oynasalar, bu eski ve gizemli sandığı bulurlardı. Sandığın üzerinde kendine özgü işlemeler ve tuhaf simgeler vardı. Her ne kadar çocuklar sandığı açmaya çalışsa da, hiçbir zaman başarılı olamazlardı. Sandık sıradan bir sandık gibi görünse de, çocuklar hep onun büyülü olduğunu düşünürdü.

Bir gün, uçan sandık uçmaya başladı. Çocuklar bir kez daha sandığı açmaya çalıştıklarında, sandık birden havada asılı kaldı. Çocuklar önce şaşırdılar, sonra da korktular. Ancak sandığın içinde ne olduğunu öğrenme istekleri, korkularını yenmelerini sağladı. Sandığın uçmasına neyin sebep olduğunu bulmak için bir araştırma başlattılar.

Sandığın içinde başka bir dünya bulundu. Çocuklar sandığı açmayı başardıklarında, içinde sıradan eşyalar yerine büyülü bir dünya buldular. Bu dünya, çiçeklerin şarkı söylediği, hayvanların konuşabildiği ve her şeyin mümkün olduğu bir yerdi. Çocuklar bu dünyada eğlence dolu maceralar yaşadılar.

Sandığın içindeki dünyadan geri dönen çocuklar, gerçek dünyaya döndüklerinde sandığı kapattılar. Artık sandığın sırrını biliyorlardı ve onu korumaya karar verdiler. Sandığı ormana geri götürdüler ve onu buldukları yerde bıraktılar. Sandığın sırrını sadece onlar biliyordu ve bu sırrı başkalarıyla paylaşmaya niyetleri yoktu.

Ve böylece, uçan sandığın sırrını öğrenen çocuklar, hayatlarının en büyük macerasını yaşadılar. Onlar artık sıradan çocuklar değillerdi. Onlar, uçan sandığın sırrını öğrenen kahramanlardı. Ve onlar, bu sırrı sonsuza dek kalplerinde saklayacaklardı. Ve böylece, masal mutlu bir sonla bitti.